Bugün bayramın 2.günüydü. Evde akşam yemeği saatleriydi.
Malum evde yaşlı insan olunca gelen gidende çok olur.
Burada yazdıklarımdan beni çözebilir veya tanıyabilirsiniz.
Eve gelen misafiri geri çevirmek olmaz. Buyurun hoş geldiniz.
Misafirin büyüğü bizim aile büyükleriyle yaşlılarla konuşur. Anne baba kendi akranlarıyla konuşur. Yaşıt temiz nur yüzlü bir kızçe de olursa kendi yaşadığımız evde bakmak zorunda kalırız.
Hem güzele bakmak sevapmış.
Kızın büyüğü ile bizim büyükler akrabalık bağları varmış.
Kızla ben aynı bölgede ama farklı ilköğretim okullarına gitmişiz.
Tanışıyor musunuz diye sorulunca ortaya farklı hikayeler çıktı.
Bir iki eski rivayet hikaye anlatırım.
Kızçe tebessümle karşılık verir.
*******
Bana içimden Allah sahibine bağışlasın demek düşer. Uzun lafın kısası hoş kız.
Bir ara iş konusu açılır. Kızçe Sosyoloji okumuş.
Ben ise Gazeteci ikimizde tek noktası işsizlik.
Neden işsizim diye sorulunca mesleğin ilgili iş bulmak olmaz öğüdü yine verildi.
Ben mesleğimle ilgili iş devamlı aramadım. Basit sıradan kıytırık işler bile olmadı.
Niye olmadığı erkek olduğumdan askerlik sıkıntım var. Bu arada 56 günüm kaldı. 😂
Günlerim gerçekten çabuk geçiyor. Elim ayağım birbirine dolaşıyor.
Tedirginlikte olması apayrı bir durum.Biz konumuza dönersek.
Büyükler kendi sohbetlerini ederken tez zaman değil mi?
Misafirler eve gidiyor. Benim büyükler yaptı munzurluklarını beni utandırır.
*******
Bana askerden gelince kızçeye kız arkadaşlarını tanıştırması şakasını yaparlar.
Misafirler aynı tebessümle bir sağ salim gidip geleyim.Bana kız çokmuş cevabını verirler.
Ben kıp kırmızı mutfağa sığınırım. Ama giderken misafiri geçirmemek olmaz.
Off offf.
Buradan evdekiler bana karşı çok pis çöpçatanlık yapacaklarını göstere göstere belirttiler.
Ben bu kız muhabbetlerinden kaçmanın yollarını yapacağım.
Ama sıkıştığım nasıl bir manevra yaparım. Biraz susaklık'ta var.
Bana gerçek sevgiyle olmayan birisine nasıl bakarım bilmiyorum
Evdekiler eski kafa olduğu aşikar.
Burada mantık mı?
Yoksa karşılık sevgi mi?
İnsanların cevapları farklı olabilir. Ben bu sorunlarla uzun yıllar karşılaşacağım.
Şimdiden bunlar başımıza geliyor.
****
Hoş kızçe gitti. Sosyal medya araştırmasında eve gelen kızın ismini bilmeden öğreniyorsunuz. Bir su kabağı ilişkisi olduğunu öğrenince puff oluyor. 😂
Sonuçta her güzelin bir sahibi oluyor ve her kuşun eti yenmiyor...😂😂😂
Günceler
Pazar
Cumartesi
KORKUYORUM VE ROBOT DEĞİLİM...
...Korkuyorum. Korkum ölmek değil! (Sayılı Gün 57)
Hayata karşı nefes almaktan başka bir şey yapmıyorum.
Şükrediyorum. Ama hep şükretmeye çalışıyorum.
Korkum umut kırıntısının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasıdır.
Çevremdeki kişiler bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar.
Haksızlık,kul hakkı yemenin basitliği bu kadar kolay mıdır.
Sahte tebessümlerin çokluğuna insan ne kadar dayanabilir?
Evet gücüm yetmiyor. Hiç bir şeye yetişemiyorum,yapamıyorum .
Bir baltaya sahip olabilecek miyim?
Bir aile ev bark sahibi olmanın hayallerini bir kurabilecek miyim?
İnsanlar öyle karamsar düşünme, canını sıkma zamanla her şey olur diyorlar ve diyecekler.?
************************
Ama son 57 günüm bacaklarım titriyor.
Bender asker olur mu?
Disiplin,düzen gibi temel sorumluluklar alabilecek miyim?
Bunlara gücüm,aklım ve yüreğim yetecek mi?
Bir Türk genci için en büyük şereftir asker olmak.
Ortaokul çağındayken hep askeri okul ve polislik okulu için sınava girdim.
Ama benden bir cacık olmadı.
Konsantre olmak ve odaklanmak. Herkes bunlar olunca oluyor diyor.
İnanmak başarmanın yarısıdır. Bizler Türküz.
İmanımız olduğu sürece üstesinden gelemeyeceğimiz şey yoktur.
Fakat her şeyi sıfırdan, sil baştan hayatı öğrenmeye çalışıyorum ve çalışacağım.
***********************
İnsan son tane umut kırıntısına kadar dayanabilir mi?
Umut Allah'ın ekmek kapısı bir şey gibi geliyor.
Yanlış veya doğru bilemem?
Düşüncelerimizin hiçbiri gerçekleşmeyebilir.
Hayallerimiz suya düşebilir yada yıkılır.
Dışarıdaki hayatı yaşayanların darbesi canımı çok acıtıyor?
Bunlara göğüs gelemeyecek miyim?
Elbette denemeden bilemem. Zorlu hayatta nefes almaya çalışıyorum.
Bunlara ayak sağlayamıyorum.Devamlı deniyorum.
Denemelerim, uğraşmalarım ne kadar olabilir?
İnsan basitçe nefes almalı,aile kurmalı ve basitçe nefesini vermeli...
Ruh halim bozuk olabilir.
Sayılı günüm 57,56,55....3,2,1 gücüm,diğmam,nefesim yetecek mi?
Kaderimiz bize neyi sunar ve biçerse onu yaşayacağız.
**********
Etten, kemikten birisiyim. Bunları yazarken birden çok fazla duygu anını yaşayarak yazdım?
Kime ne?
Son umut kırıntısını kaybetmemek kolay olmayacak.
Tepeden bakmamak için Allah belki beni sınıyor.
Kader çizgimiz neyse öyle nefes alarak soluyoruz... ♥
Etiketler:
57 gün,
Korkmak,
Şükretmek Son umut kırıntısı...
Salı
Sanki; İskambilden Bir Ev Gibiydi Herşey
Kağıttan Evin Yalnızlığı.,
Susuyordum. Bugünlerde susmayı tercih ediyorum. Hiç bir şey konuşmuyorum.
Konuşunca her şey yıkılacak. Onun zamanında benim hayatımı bildiğini biliyordum. Bilmemiş gibi yapıyordum. Oyun oynamak galiba en kolayıydı. Oyunu oynadık kaybettim.
Basitlik,sadelik, yetememek insanın gözünü korkutuyor. Çaresiz yosunu izlemek güzeldi. Baklava börekle büyüyenler , gönül sevgisini kabul eder mi? Herkes hayatını kuruyor. Temiz bir sayfa açıyor. Hayatımızı şekillendiren Allah ne istiyorsa oluyor. Kader...
Malum, şu meşhur cümle insanın aklına geliyor. Aşk karın doyurmuyor. İnsan için hayal bile olsa iskambilden evde yaşamak güzel olurdu. İş güç sahibi olacağız. Aile kuracağız. Çoluk çocuğumuz olacak da ölme eşeğim ölme...
Yalansız,basitlik neden zor.
Erdemlik, arkadaşlık, paylaşmak zor olan mıdır.
Şairin dediği gibi. Sana gül bahçesi vaat edilmedi güzelim. Öğrenmek ile mutluluk. Uyum sağlandığı zaman insan mutlu olabiliyor
Eskiler saraylara anasının karnından doğmadılar. Doğanlarda hepsi zenginlikleri maddiyat görüyor. Asıl zenginlik
Evlendiğiniz zaman ailenizle birlikte olmak. Akşam yemeklerinde aile sıcaklığı mıdır.
Sümsük zengin olunca, herşey güllük gülistanlık olur mu?
Yaşamlarımızı,kaderimizi allahın izniyle yaşıyoruz. Kader bizi bir kez daha getirir mi?..
Susuyordum. Bugünlerde susmayı tercih ediyorum. Hiç bir şey konuşmuyorum.
Konuşunca her şey yıkılacak. Onun zamanında benim hayatımı bildiğini biliyordum. Bilmemiş gibi yapıyordum. Oyun oynamak galiba en kolayıydı. Oyunu oynadık kaybettim.
Basitlik,sadelik, yetememek insanın gözünü korkutuyor. Çaresiz yosunu izlemek güzeldi. Baklava börekle büyüyenler , gönül sevgisini kabul eder mi? Herkes hayatını kuruyor. Temiz bir sayfa açıyor. Hayatımızı şekillendiren Allah ne istiyorsa oluyor. Kader...
Malum, şu meşhur cümle insanın aklına geliyor. Aşk karın doyurmuyor. İnsan için hayal bile olsa iskambilden evde yaşamak güzel olurdu. İş güç sahibi olacağız. Aile kuracağız. Çoluk çocuğumuz olacak da ölme eşeğim ölme...
Yalansız,basitlik neden zor.
Erdemlik, arkadaşlık, paylaşmak zor olan mıdır.
Şairin dediği gibi. Sana gül bahçesi vaat edilmedi güzelim. Öğrenmek ile mutluluk. Uyum sağlandığı zaman insan mutlu olabiliyor
Eskiler saraylara anasının karnından doğmadılar. Doğanlarda hepsi zenginlikleri maddiyat görüyor. Asıl zenginlik
Evlendiğiniz zaman ailenizle birlikte olmak. Akşam yemeklerinde aile sıcaklığı mıdır.
Sümsük zengin olunca, herşey güllük gülistanlık olur mu?
Yaşamlarımızı,kaderimizi allahın izniyle yaşıyoruz. Kader bizi bir kez daha getirir mi?..
Pazartesi
Bana Esmeyi Anlat...
Bir Garip Rüzgar Özlemi...
Bu hafta rüzgar bir oraya götürdü.Bu buraya götürdü. Ama rüzgar bana esmeyi anlatmadı.
Takamızla buluşalım dedik. Onunla gşmış yapılaraörüşmeden önce bir İ.K. şirketiyle görüştük. Bildiğiniz ezecek insan arıyorlar. Görüşmemiz bitti. Arkadaşla buluşmadan önce çevredeki en yakın hastaneye ayak parmağımız şişmişti. Burada rüzgar ters tepti. Çünkü 25 yaşını geçmiş olduğumuzdan rüzgar bize buradan da esti.S.G.K, Alo 170 Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı, BİMERR 150 hepsi tırt oldu.
Takamızla taktık kafayı gezeceğiz. Onu yakalayana aşk olsun. Hiç kolay değil.
Kumkapı 1,2 fotoğraf tarihi surlar vs. derken Eminönü- Üsküdar Vapurunda rüzgar bize esti. Boğazın suları bizi az kalsın sırılsıklam yapacaktı.
Gözlerin Yanılgısı
Gözlerimiz boşluğa dalıp gitti.
Sahipsiz sularda yansıyan bakışlar
Benim olsun isteriz
Sırlarım acı dağlar örer.
Kendi kayboluşlarım.
Sende dursun isterim.
Ağladık..
Senin için ilk defa
Elimde parçalanmış.
Bir hayat var aslında.
Hapsoldum söylediğim yalanlara.
Çıkışlar hep kapanmış
Ruhumda sokaklarda
Sırların acı dağlar örer
Kendi kayboluşlarım.
Sende dursun isterim
Ağladım senin için ilk defa..
Üsküdar Kuzguncuktayız. Çınaraltı kafe ve Bostanlığı gezdik. Tarih ve nostalji kokan sokaklar. Evler,köşkler insanı cezbediyor. Herşey güzel. İnsan dalıyor rüzgara. İnsan birgün sevdiği kişiyle aile kurup böyle bir yerde yaşamayı hayal ediyor. Taşlaşmış yapıların korkusu olmadan yaşamak güzel olur. Kuzguncuka elvadıyı, boğaza karşı rüzgarın esmeyi öğretmesiyle bitiriyoruz...
Bu hafta rüzgar bir oraya götürdü.Bu buraya götürdü. Ama rüzgar bana esmeyi anlatmadı.
Takamızla buluşalım dedik. Onunla gşmış yapılaraörüşmeden önce bir İ.K. şirketiyle görüştük. Bildiğiniz ezecek insan arıyorlar. Görüşmemiz bitti. Arkadaşla buluşmadan önce çevredeki en yakın hastaneye ayak parmağımız şişmişti. Burada rüzgar ters tepti. Çünkü 25 yaşını geçmiş olduğumuzdan rüzgar bize buradan da esti.S.G.K, Alo 170 Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı, BİMERR 150 hepsi tırt oldu.
Takamızla taktık kafayı gezeceğiz. Onu yakalayana aşk olsun. Hiç kolay değil.
Kumkapı 1,2 fotoğraf tarihi surlar vs. derken Eminönü- Üsküdar Vapurunda rüzgar bize esti. Boğazın suları bizi az kalsın sırılsıklam yapacaktı.
Gözlerin Yanılgısı
Gözlerimiz boşluğa dalıp gitti.
Sahipsiz sularda yansıyan bakışlar
Benim olsun isteriz
Sırlarım acı dağlar örer.
Kendi kayboluşlarım.
Sende dursun isterim.
Ağladık..
Senin için ilk defa
Elimde parçalanmış.
Bir hayat var aslında.
Hapsoldum söylediğim yalanlara.
Çıkışlar hep kapanmış
Ruhumda sokaklarda
Sırların acı dağlar örer
Kendi kayboluşlarım.
Sende dursun isterim
Ağladım senin için ilk defa..
Üsküdar Kuzguncuktayız. Çınaraltı kafe ve Bostanlığı gezdik. Tarih ve nostalji kokan sokaklar. Evler,köşkler insanı cezbediyor. Herşey güzel. İnsan dalıyor rüzgara. İnsan birgün sevdiği kişiyle aile kurup böyle bir yerde yaşamayı hayal ediyor. Taşlaşmış yapıların korkusu olmadan yaşamak güzel olur. Kuzguncuka elvadıyı, boğaza karşı rüzgarın esmeyi öğretmesiyle bitiriyoruz...
Perşembe
KOŞ DELİMANYAK KOŞ KOŞ KOŞŞ..
Koş Koş Nereye Kadar Koş...
7 Ağustos Pazartesi haftanın başı harbi haftanın başı oldu. Ayaklarım şişti. Tabanlar alev-alev yanıyorum oldu. 😂
Bir günde bir süre yere yetişiyor olmak. Aslında imkansızdır. Evin ihtiyacına koş. Arkadaşa koş tabi kaypaklık yapıyor orası apayrı alavere dalaverecilerle uğraşmak var.
Bunlar arasında evin temizliği, çarşı pazar işleri yap-yap bitmiyor bitti. İnsanın ömür bitiyor. Yorgunluktan bitiyoruz mecazen. Anne gezmek ister onunla git. Kardeş emri var ki yaparak benim dediklerim olacak der. Anne kabul eder.Beni sürükler kaç yaşına geldim bir rahat bırakın. Nerede evlenince bile karışırım geline çok iş yaptıracakmış. Anlaşılan iki arada bir derede kalacağım.
Evet ev erkeği gibi bir şey oldum. Bunu ben istemedim. İşsizlik bunu yaptı. Sonra evdekiler akşama kadar evde yatıyorsun bir iş yap. Hemen hazır cevaplar evde ne yapılıyor ki?
Enseyi karartmadan yatıyor muyuz?
Aslında ne hayur yada ne evet?
Yorulduğumda pembeli,kırmızı balonlu,sarı kalplı ve ayıcıklı yastığıma sarılıyorum. Uyumuyorum. Sadece kestiriyorum...
7 Ağustos Pazartesi haftanın başı harbi haftanın başı oldu. Ayaklarım şişti. Tabanlar alev-alev yanıyorum oldu. 😂
Bir günde bir süre yere yetişiyor olmak. Aslında imkansızdır. Evin ihtiyacına koş. Arkadaşa koş tabi kaypaklık yapıyor orası apayrı alavere dalaverecilerle uğraşmak var.
Bunlar arasında evin temizliği, çarşı pazar işleri yap-yap bitmiyor bitti. İnsanın ömür bitiyor. Yorgunluktan bitiyoruz mecazen. Anne gezmek ister onunla git. Kardeş emri var ki yaparak benim dediklerim olacak der. Anne kabul eder.Beni sürükler kaç yaşına geldim bir rahat bırakın. Nerede evlenince bile karışırım geline çok iş yaptıracakmış. Anlaşılan iki arada bir derede kalacağım.
Evet ev erkeği gibi bir şey oldum. Bunu ben istemedim. İşsizlik bunu yaptı. Sonra evdekiler akşama kadar evde yatıyorsun bir iş yap. Hemen hazır cevaplar evde ne yapılıyor ki?
Enseyi karartmadan yatıyor muyuz?
Aslında ne hayur yada ne evet?
Yorulduğumda pembeli,kırmızı balonlu,sarı kalplı ve ayıcıklı yastığıma sarılıyorum. Uyumuyorum. Sadece kestiriyorum...
Poposu Büyük Grafikçiler
Grafikçilerin Poposu Elbet Bir Gün İner
02.08.2017 günüydü: Bir arkadaşımdan basit bir karikatür çizmesini rica ettim. Ama burnu kocaman büyümüştü. Büyümesinin sebeplerinden biride iş makam sahibi olmasıdır.
Gün ola harman ola bizde elbet bir yerde rızkımızı kazanacağız. Bu arada insanlara tepeden bakmak yanlış olur. Sonuçta şekilli karizmatik birisi değildik. Arkadaş üç kağıtçının üç kağıtçılığı yapıyor. Bu şahısın işi olduğu zaman boktan da olsa yapmaya çalışıyorum. Çoğu zaman bu iyilikleri yap, deniz at oluyor.Bir kere birşey rica etsek çeşitli bahanelerle kıvrılıp sıyrıldığını zannediyordu.
Hiç kimse 4/4'lük değil biraz fazlası insanın gözüne batmıyor değildi. Birde 3-4 senedir motor sevdası var. Ben fotoğraf makinesi aldım. Heves edindi ve kendisi de aldı. Bir kişiyle fotoğraf çekelim kendimizi geliştirelim dedik. Baştan tamam olur dedi. Fotoğrafçılığı ilerlettikten sonra belki para kazanırız dedik. Bütün bunlar hava gazı olarak kaldı. Birde ben tripot aldım. Benden sonra o da aldı. 2-3 sene sonra kur yükselince tripotu sattı. Hevesi azaldı mı? Bitti mi? Onu sadece kendisi biliyor.
Bir Dokun Bin Ah İşit
Bir başka Grafikçi arkadaşı arasak iş bitti. Arkadaşlık bitti. Bir başka ifadeyle öküz ölünce ortaklık bitiyor.
Herkes kendi dünyasında yaşıyor. Ama iş koliklik sadece ben arayınca tavan oluyor. Üç kağıtların bini bir para alavere dalavere gayet güzel yapıyorlar. Manken gibi kızlara hemen koşuluyor. Hemen her yere yetişiliyor.Basit bir yerde çalışıyorlar. Ozalitçi diyorlar. Ama biraz deneyim sahibi olsalar hemen popoları büyüyor. Bir yere çağırdığım zaman orası uzak burası uzak bahaneleri benden kurtulduğunu söylüyor. Motorcu tayfalarıyla her yerlerde sürtüyor.
Kalbi kötü olmayabilirdi Grafikçiliğini iyi yerlerde göstermiyordu. Aile bağları çok güçlü bir arkadaştı. Açıktan okuyor hala son sınıfta bitirmek için uğraşıyordu. Yada sınav onunla uğraşıyordu. Sınava gireceği zaman, bir dersin kitap kapağını açtım mı diyordum? Evet açtım. Ama ders çalışmadığım dersten geçtim diyordu. Her şeyi olacağına bırakır. Yapması gerekeni hep son zamanda yapardı. Birde daha sonradan tanıştığı kişiler hiç böyle yapmıyordu.
Güç ve para insanlık sahibi yapıyor mu? Bunun cevabını biliyorum. Ama insan ne zaman doğru şıkkı bulur. Hep birlikte göreceğiz...
02.08.2017 günüydü: Bir arkadaşımdan basit bir karikatür çizmesini rica ettim. Ama burnu kocaman büyümüştü. Büyümesinin sebeplerinden biride iş makam sahibi olmasıdır.
Gün ola harman ola bizde elbet bir yerde rızkımızı kazanacağız. Bu arada insanlara tepeden bakmak yanlış olur. Sonuçta şekilli karizmatik birisi değildik. Arkadaş üç kağıtçının üç kağıtçılığı yapıyor. Bu şahısın işi olduğu zaman boktan da olsa yapmaya çalışıyorum. Çoğu zaman bu iyilikleri yap, deniz at oluyor.Bir kere birşey rica etsek çeşitli bahanelerle kıvrılıp sıyrıldığını zannediyordu.
Hiç kimse 4/4'lük değil biraz fazlası insanın gözüne batmıyor değildi. Birde 3-4 senedir motor sevdası var. Ben fotoğraf makinesi aldım. Heves edindi ve kendisi de aldı. Bir kişiyle fotoğraf çekelim kendimizi geliştirelim dedik. Baştan tamam olur dedi. Fotoğrafçılığı ilerlettikten sonra belki para kazanırız dedik. Bütün bunlar hava gazı olarak kaldı. Birde ben tripot aldım. Benden sonra o da aldı. 2-3 sene sonra kur yükselince tripotu sattı. Hevesi azaldı mı? Bitti mi? Onu sadece kendisi biliyor.
Bir Dokun Bin Ah İşit
Bir başka Grafikçi arkadaşı arasak iş bitti. Arkadaşlık bitti. Bir başka ifadeyle öküz ölünce ortaklık bitiyor.
Herkes kendi dünyasında yaşıyor. Ama iş koliklik sadece ben arayınca tavan oluyor. Üç kağıtların bini bir para alavere dalavere gayet güzel yapıyorlar. Manken gibi kızlara hemen koşuluyor. Hemen her yere yetişiliyor.Basit bir yerde çalışıyorlar. Ozalitçi diyorlar. Ama biraz deneyim sahibi olsalar hemen popoları büyüyor. Bir yere çağırdığım zaman orası uzak burası uzak bahaneleri benden kurtulduğunu söylüyor. Motorcu tayfalarıyla her yerlerde sürtüyor.
Kalbi kötü olmayabilirdi Grafikçiliğini iyi yerlerde göstermiyordu. Aile bağları çok güçlü bir arkadaştı. Açıktan okuyor hala son sınıfta bitirmek için uğraşıyordu. Yada sınav onunla uğraşıyordu. Sınava gireceği zaman, bir dersin kitap kapağını açtım mı diyordum? Evet açtım. Ama ders çalışmadığım dersten geçtim diyordu. Her şeyi olacağına bırakır. Yapması gerekeni hep son zamanda yapardı. Birde daha sonradan tanıştığı kişiler hiç böyle yapmıyordu.
Güç ve para insanlık sahibi yapıyor mu? Bunun cevabını biliyorum. Ama insan ne zaman doğru şıkkı bulur. Hep birlikte göreceğiz...
KAĞITTAN TAKALARIN MUTLULUĞU
TAKALARIN DAİM DOSTLUĞU
Bütün her şey bölüm başkanı Olcay Uçak tarafından başladı. DGS ile başladım Fakülte hayatına Sn. danışman hocamız O.Uçak fırçasını yemeyen yoktur.
Birçok kişi dahil Olcay Uçaktan çekiniyordu. Cellat gibiydi. Birde yancı sekreter vardı. Kayıt zamanında yemediğim hakaret vs. kalmadı. Ama öğrencilerin konuştuklarını hocalara yetiştirdiği aşikardı. Öğrenciye hem abla sıfatıyla yaklaşıp öğrencilerin fasolarını hocalara yetiştiriyordu. Bir şekilde dersin ilk günü üstat Atilla hocanın dersiydi. Fakat biraz ağzı bozuk,sinirli birisiydi. Ama candan,içten ve iyi kalpli bir hocaydı. Eğrisi,doğrusunu kendine has yöntemiyle öğretiyordu.
O sınıfın içinde 6 kişi vardı. İçlerinden biri N.G.'di. Sakin bir çocuk, kendi haliyle mütevazi birisiydi. Ama ar damarına basılırsa kükrer. Sıkı bir Cimbomluydu.Çok iyi fotoğrafçıydı.Bir Galatasaray taraftarının fotoğrafını çekerek meşhur etti. Onunla samimiyetimiz, dostluğumuz İ.A.H.A. stajıyla başladı. Zamanla bu dostluk ilerledi. Aynı zamanda genlerinden gelen zekiliği görmemek aptallık olur. Sonuçta bir Allahın lütfudur. İyi insanlar ödüllendiriliyor. N.G. kendisi Türk Dili ve Edebiyatını bir öğretmen edası gibi kullanıp,yazıyor. Hiyeraşik düzen bu çocuğun işlerine hep taş koyuyordu Çok iyi yerlerde olması gereken yerlere şansı açılmamıştı. Allah herkese muhakkak rızkını verir.
****
Uzun Bir Aradan Sonra Takaların Buluşması.
01 Ağustos 2017 günüydü. Kendisi bir Avm'de çalışıyordu. Sakalları şekil olmuştu. Ama çok zayıflamıştı. Bilmesem evlenmiş karısının dırdırından erimiş.
Ama insan oğlunun sıkıntıları bitmiyor. İçine atarak yemeden içmeden kesiliyor. Birde günlük AVM'ye işe gelirken hep yürüyormuş. Cigarayı azaltsa biraz toparlar. Uzun uzun konuşuyoruz. Eskileri İAAAHA'yıda elbette, sonuçta su akar yolunu bulur. Onunla bir sürü proje konuştuk. Sonra Üniversite konuşurken Atilla hocanın dersine bazen demlenmeden girmediğimizi paylaşmıştık. Öyle serseri gibi yapmıyorduk. Ölçülü sadece derse odaklanmak için o esnada başka birşey düşünmüyorsun. Eğer kaçırırsak başını sıraya koyarsın ve belli etmeden uyuklarsın. Eğer bize sorulursa biraz hasta olurduk. Grip olmuş bahaneleri hazırdır.
N.G.hayatımızı nasıl rayını oturturuz gibi konuları konuşuyorduk. Hep birisine maddi ve manevi tatmin ediyorduk. Bana özellikle yazı yazmamı istedi. Onun s.i.k.i ... sağ olsun. Onun kıracağıma çıkarcı kel aynakları kırarım. Çekilin kağıttan takalar. Birşeyler yapmaya çalışıyor. Etrafımıza dağınık,kopuk süsü vererek sadece özel şeylerden bahsetmiyorduk. Sonuç olarak, dünyada bir avuç insanın yüzü suyu hürmetine yaşıyoruz...
Biraz gırgır, biraz şamata herkesin hakkıdır!..
Bütün her şey bölüm başkanı Olcay Uçak tarafından başladı. DGS ile başladım Fakülte hayatına Sn. danışman hocamız O.Uçak fırçasını yemeyen yoktur.
Birçok kişi dahil Olcay Uçaktan çekiniyordu. Cellat gibiydi. Birde yancı sekreter vardı. Kayıt zamanında yemediğim hakaret vs. kalmadı. Ama öğrencilerin konuştuklarını hocalara yetiştirdiği aşikardı. Öğrenciye hem abla sıfatıyla yaklaşıp öğrencilerin fasolarını hocalara yetiştiriyordu. Bir şekilde dersin ilk günü üstat Atilla hocanın dersiydi. Fakat biraz ağzı bozuk,sinirli birisiydi. Ama candan,içten ve iyi kalpli bir hocaydı. Eğrisi,doğrusunu kendine has yöntemiyle öğretiyordu.
O sınıfın içinde 6 kişi vardı. İçlerinden biri N.G.'di. Sakin bir çocuk, kendi haliyle mütevazi birisiydi. Ama ar damarına basılırsa kükrer. Sıkı bir Cimbomluydu.Çok iyi fotoğrafçıydı.Bir Galatasaray taraftarının fotoğrafını çekerek meşhur etti. Onunla samimiyetimiz, dostluğumuz İ.A.H.A. stajıyla başladı. Zamanla bu dostluk ilerledi. Aynı zamanda genlerinden gelen zekiliği görmemek aptallık olur. Sonuçta bir Allahın lütfudur. İyi insanlar ödüllendiriliyor. N.G. kendisi Türk Dili ve Edebiyatını bir öğretmen edası gibi kullanıp,yazıyor. Hiyeraşik düzen bu çocuğun işlerine hep taş koyuyordu Çok iyi yerlerde olması gereken yerlere şansı açılmamıştı. Allah herkese muhakkak rızkını verir.
****
Uzun Bir Aradan Sonra Takaların Buluşması.
01 Ağustos 2017 günüydü. Kendisi bir Avm'de çalışıyordu. Sakalları şekil olmuştu. Ama çok zayıflamıştı. Bilmesem evlenmiş karısının dırdırından erimiş.
Ama insan oğlunun sıkıntıları bitmiyor. İçine atarak yemeden içmeden kesiliyor. Birde günlük AVM'ye işe gelirken hep yürüyormuş. Cigarayı azaltsa biraz toparlar. Uzun uzun konuşuyoruz. Eskileri İAAAHA'yıda elbette, sonuçta su akar yolunu bulur. Onunla bir sürü proje konuştuk. Sonra Üniversite konuşurken Atilla hocanın dersine bazen demlenmeden girmediğimizi paylaşmıştık. Öyle serseri gibi yapmıyorduk. Ölçülü sadece derse odaklanmak için o esnada başka birşey düşünmüyorsun. Eğer kaçırırsak başını sıraya koyarsın ve belli etmeden uyuklarsın. Eğer bize sorulursa biraz hasta olurduk. Grip olmuş bahaneleri hazırdır.
N.G.hayatımızı nasıl rayını oturturuz gibi konuları konuşuyorduk. Hep birisine maddi ve manevi tatmin ediyorduk. Bana özellikle yazı yazmamı istedi. Onun s.i.k.i ... sağ olsun. Onun kıracağıma çıkarcı kel aynakları kırarım. Çekilin kağıttan takalar. Birşeyler yapmaya çalışıyor. Etrafımıza dağınık,kopuk süsü vererek sadece özel şeylerden bahsetmiyorduk. Sonuç olarak, dünyada bir avuç insanın yüzü suyu hürmetine yaşıyoruz...
Biraz gırgır, biraz şamata herkesin hakkıdır!..
Çarşamba
CANLILAR BASİTÇE YAŞAMALI MI? YOKSA ÖLMELİ Mİ?
YAŞAM VE ÖLÜM İLİŞKİSİ
"Al şu takatukaları takatukacıya takatukalattırmak için götür.
Takatukacı takatukaları takatukalattırmazsa, takatukaları takatukacıdan takatukalattırmadan getir." bütün gün dilime takılmıştı.
Güne ailenin işlerini yaparken insanın canı sıkılmıyor değildi. Zırt-pırt uysuz,aksi, bilerek bakalım herkesle uğraşan dedeye de katlanmaktı Ev erkeği sonunda olmuştuk. Evet işsiz Üniversite mezunu gazeteciydik. Bir baltaya sap olamamıştık. Sık-sık, ara-sıra boktan da olsa Avm'leri gidiyor iş başvuru formu dolduruyorduk. Sonuçta oyuncak bebek gibi kaslı, boylu değildik. Tipten kurtaramıyorduk. Şanslı değiliz. Şans olsa annemizin karnından kız doğardık. Akşam oldu dışarlarda sürttük. Eve gelirken bir de ne göreyim buyurun siz de bakın,
Fotoğraftakiler kedi ölüsü maalesef... Benim kanım bile dondu. Yerel yönetimi belediyecileri aradım. Bana verilen cevap Temizlik İşlerini göndereğiz denildi. Daha fazla konuşamadan telefon kapatıldı. Bu hayvancık bütün güz cansız bedeni burada sergilenmiş. Etrafında beton yeni binalar, rantsal dönüşüm insanları bütün geçti. Hiçbir insan yetkili birisini aramamış.
Hayvanseverler evde evcil olunca mı oluyor? Parayla hayvanseverlik. Sokak hayvanların hallerini düşünüz. Gerçek hayvan severler, yok denenecek kadar az. Bu hayvanın etrafında nöbetleşe kedi arkadaşları bekliyor. Belki bunlar aileside olabilir. Paraya,betona verdiğimiz sevgi hayvanlara verilmiyor. İnsan oğlu merhametini öldürmüş. Ama iyi insanlıktanda çıkmış. Belki parmakla sayılmacak iyiler vardır. Acaba onları görmek mümkün mü?
...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)